Varmak değil, sadece gitmek... gitmek

hürriyet

29 Ağustos 2010 Pazar

first day

sonunda renodayız. internetten bakıp beğendiğimiz anlaşma yaptığımız reno regencydeyiz. yakında resimlerini de göreceğiniz gibi stüdyo bir dairede kalmaya başladık hatta stüdyocukk. olsun bu da yeter hem temizlik kolay olur hem fazla dağıtmayız. dün geldik ve hemen uyuduk. shrekin fulbright arkadaşı deryanın getirdiği yemekleri bile yiyemedik yorgunluktan o derece... tabi akşam 7 de uyuyunca sabaha karşı 4'te uyandık. intenette annem ve babamla konuşmaya çalıştık ama malesef high speed internet yalan çıktı. inanılmaz yavaş ve kesilip duran bir internetimiz var o sebeple msn den görüntülü konuşamıyoruz. yarın skpy den deneyeceğiz. neyse başarısız internet deneyimimizden sonra tekrar uyuduk bu defa da 10 da kalktık. derya bu kez de kahvaltı hazırlamıştı. afiyetle mantarlı omletimizi yedik. demli çayımızı içtik. henüz o açıdan türkiyeyi özlemedik.
kahvaltıdan sonra hem alışveriş hem keşif için dışları çıktık. malum ne çatal ne kaşık ne peçete ne tuvalet kağıdı... derya sağolsun herşeyi paylaşıyor bize ama nereye kadar... 
ilk izlenimler şöyle, caddeler çok geniş, sürücüler çok kibar. pazar günü olmasına rağmen caddeler sakin. insanlar güler yüzlü. oturduğumuz yer şehrin tam göbee:) event centre, national bowling center, üniversite herşey çok yakın. 
neyse efendim, biraz gezdikten sonra hadi alışveriş yapalım dedik. ama bize tarif edilen yeri bulamadık neyse bi market bulduk içeri girdik iki gençten meksikalı kılıklı tip vardı. sepet sorduk yokmuş poşete doldurun dediler aldık poşeti başladık alışverişe. ilk şoku 2 dolarlık litrelik suda yaşadık, devamı aynı hızla geldi. herşey ateş pahasıydı sadece suyu alıp kaçtık. geri dönerken bizim caddenin devamında küçük bir market daha gördük. shrek burası likör dükkanı dese de ben yine de girip bakmak konusunda ısrar ettim çünkü akşam yiyecek bir şeyimiz yoktu. neyse bu dükkana da girdik. diğerinden daha fazla çeşit olsa da bu dükkan da çok pahalıydı. minicik bir paket makarnaya 99 c 12 yumurtaya 2,59 $ verdik ve oradan da çıktık. yürürken makarna haşlamak için de yumurta pişirmek için de yağa ihtiyacımız olduğunu fark ettim ve yine deryanın kapısını çaldık, sağolsun bu defa da dün tarif etmeye çalıştığı markete götürdü bizi walgreen denen bu market migros gibi büyük ama içinde sebze yok ve malesef yine de pahalıydı. bunun üzerine az sonra gideceğimiz daha da ucuz markete bizi götürmesi için ufuk hocayı aradık. bize anlatılana göre herşey 1 milyona tarzı biryermiş herşey varmış... göreceğiz..

ooooffff çoook yorgunum gelince devam ederim diyerek yarım bırakmıştım ama aynen yayınlıyorum. arkası yarın hatta yolculuk kısmı yani öncesi de yarın..

size sabah oldu bize akşam bu ne yaa. 

not: tabak bardak çatal kaşık hatta konserve açacağı bile alındı:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder