Varmak değil, sadece gitmek... gitmek

hürriyet

20 Kasım 2010 Cumartesi

let it snow...

        bugün fionaya yılbaşı ve kar temalı kurabiye almıştık, akşamına şehir merkezine kar yağmaya başladı.


 evet bunlar da apartmante kombinito dan ilk kar görüntüleri :)) bu hızla giderse yarın kapıdan adım atamıcaz gibi gözüküyor :)
her yer beyaza boyandı. inanılmaz. bizim gibi 10 yılda bir kar gören insanlar için hem çok heyecanlı hem çok tedirgin edici. kendimizi alıştırmamız lazım :)) fionaya diyorum keşke walmarta gitmişken arabanın camları için buz kazıyıcı alsaydık. o da sen onu bırak erzak alsaydık keşke :)) hayırlısı bakalım yarın ne olacak birlikte göreceğiz.
Shrek

18 Kasım 2010 Perşembe

endoskopi sonrası


şu an evdeyiz bebişim mışıl mışıl uyuyo. sabahın köründeki doktor randevumuza gitmek için daha güneş doğmadan kalktık. fazla beklemeden işlemi başlattılar. shrek içeri girdi ben bekleme salonunda oturdum. bekledim bekledim bekledim. aslında toplam 50 dakika falan beklemişim ama tabiki zaman geçmedi. kitap okuduğum halde..sonra hemşire çıktı beni çağırdı perdeli bölmenin arkasından ayaklarını gördüm kuzumun koştum baktım. gözler kıpkırmızı, kafa bi milyon gülümsüyor:) yine uyutamamışlar daha doğrusu güçlükle uyutmuşlar doktor rapora bir daha endoskopi gerekirse anestezi verilsin diye yazmış o derece:)
kendisi iyi, sorunsuz atlattık endoskopiyi ama malesef çölyak gerçeği ile karşı karşıyayız. son iki gündür endoskopi öncesi özgürlüğünü yaşadık ama her güzel şey gibi çabuk bitti. tekrar glütensiz günlere dönüş yapıyoruz. neyse sağlık olsun.



15 Kasım 2010 Pazartesi

bayram şekeri

bu bayrama en sevdiğimiz  dizi ve filmlerin beşininden en sevdiğimiz sahneleriyle başlamaya ne dersiniz?

5 numara manyak stiflerin manyak dans ı:))




4 numara shrek e den peri annenin şarkısı



3 numara aslında kendisi gönüllerin bir numarasıdır ama neyse supernaturaldan geliyor ama ne yazıkki embedi yok linke tıklayınız

http://www.youtube.com/watch?v=HsyMtYoSkC0&feature=&p=C60C7BB788A01103&index=0&playnext=1

2 numara one tree hill'den peyton ve mouth un burn baby burn şarkısı ve dansı..



ve karşınızda 1 numara top gun dan geliyor you've lost that lovin' feelin'

14 Kasım 2010 Pazar

tatil!!


dünden beri aynı bu şekil yatıştayım. baş ağrısı yoksa göz ağrısı mı demeliyim bilmem artı bir de karın ağrısı bütün haftasonuna mal oldu:( neyse ki hava da pek iyi değil de sinirlerim iyice bozulmuyor.

e sizin tatil başladı nasıl geçiyor. güzel, dinlendirici ve yavaş geçer inşallah:)

sağlıklı tatilller

9 Kasım 2010 Salı

havadan sudan

yarın burda kar bekleniyor. gökyüzü şimdiden gri-lacivert oldu bile. neyse ki shrek e de çok tatlı ve sıcacık bir şapka aldık. kafamız rahat:)


6 Kasım 2010 Cumartesi

fiona ve shrek kütüphanede

bu sabah daha doğrusu öğlen, kitapları, bilgisayarı toplayıp kütüphaneye geldik. evde çalışırken uykusu gelen shrek belki etrafında çalışan insanları görürse biraz motive olur diye düşündük. kütüphaneden daha önce bahsetmemiş olduğum için kendimi ayıplıyorum. burası benim gibi kitapkurtları için mükemmel bir besin kaynağı. 5 katlı binanın içinde 2 milyondan fazla kitap varmış, e-kaynaklardan hiç bahsetmiyorum. aynı anda ödünç alınabilecek kitap sayısı 40  ya da 45 yazıyla kırk ya da kırk beş. inanılır gibi değil. içerde bir sürü bir sürü bilgisayar var, internet bağlantılı. tabi çoğu facebooka bakmak için kullanılıyor ama olsun:) ilk geldiğimde ağzım açık ortamı incelerken farmvillde tarla süren çocuğu görünce kafasını masanın sivri yerine vurarak yarmak istemiştim. o kadar çok kitap varken kim naapsın farmvill i yaa?:)
kütüphane gerçekten iyi. ama insanlar yine insan, yine içerde bangır bangır konuşup gülen yaratıklar var. sessiz odada sandalyeleri çekerek gartttçç odayı inletenler de çok. bilmem kıskandım mı evet kıskandım. bence hak etmiyorlar. ne kadar rahatınıza düşkünsünüz arkadaş, iki tane tekli koltuğu yüz yüze çevirip, birine oturup, değerine de ayaklarını uzatmak neyin işareti, rahatlığın mı, özgürlüğün mü, kuralsızlığın mı neyin?? yorgunluğun mu, naaptın abi, zaten arabadan inmiyorsunuz, tek işin var ders çalışmak, dünya umurunda değil??
çok mu doldum amerikalılara yok ya sanmıyorum, bu benim insanlara karşı genel bakışım, pasaportunda ne yazdığıyla alakalı değil.. kendi komşularımı unutmadım ki buradakilere kızabileyim.. bak gene çekti biri sandalyeyi:)))

4 Kasım 2010 Perşembe

bütün kızlar toplansın


bu ciciler elf ten:) buraya gelirken gümrükte falan sorun çıkar diye yanıma pek bir makyaj malzemesi almamıştım. geldikten kısa bir süre sonra elf te free shipping olduğunu görüp sipariş verdim. resimde gördüğünüz gibi çok ciciler ve fiyatları inanılmaz uygun. ama geldikten sonra öğrendiğim en önemli şeylerden biri burada 'a bakın bunu ne kadar ucuza aldım ve ne kadar kaliteli çıktı.' gibi bir cümlenin söylenemeyecek olduğuydu. eğer iyi bir markanın clearence ından ya da indirime girmiş bir ürününden bahsetmiyorsanız. 
konu kıyafette de, yiyecekte de değişmiyor. bir şey ucuzsa bilin ki yaramaz, yiyecekse bilin ki içinde high fruktoz corn syrup vardır. ucuza alıp yer yavaş yavaş ölürsün:))
neyse içinde duygunun yarışmadan kazandığı ojesi de var resimde. ojenin güzel yanı hemen çıkması:)))

buarada duygu, rüya yorumuma bi eklemede bulunmak istiyorum. izmir geleneğini amerikadada sürdürüyorsun, buraya kadar geliyorsun ama benim için değil:(( alacağın olsun.

herkese sevgiler, kendinize dikkat edin.

1 Kasım 2010 Pazartesi

pembesi gitti tozu kaldı

ünlü Türk düşünürü demet akalının dediği gibi herşey toz pembe başlamıştı ama 2 ay sonunda pembe gitti toz kaldı. aslına bakılırsa oyle toz pembe de başlamamıştı. iptal edilen uçaklardan, son anda yetişilen uçuşlardan. 4 kişilik orta  sıra koltuklarının da tam ortasında oturarak konserve usulu yaptığımız, ayrı oturmak zorunda kaldığımız bir yolculuğun sonunda pestil gibi geldik buraya. anlamadıysanız soyle anlatayım
00 0xx0 00  işte biz tam ortadaki iki kişi olarak geldik 10 küsür saatlik yolu. ay ne kabustu. işin kötüsü uçuş iptal olmasa sağda ya da solda cam kenarındaki iki kişi olacaktık..
nerden geldik buraya?? tamam gelir gelmez bu stüdyoya yerleştik ufak tefek sorunlar çıksa da dert etmedik ama shrek bataklığını özledi. ufacık stüdyoya sığamaz oldu. odanın tam ortasındaki yatağı gördükçe uykusu gelmeye başladı. ders çalışamadığından şikayet etmeye başladı. biz de 3 aylık yaptığımız anlaşmanın son ayına girdiğimiz için yeni bir yer bakmaya başladık. ama malesef kısmetimiz mi bağlandı nedir kendimize ve özellikle bütçemize uygun bir yer bulamadık. bazı evlerde tam bize uygun oluyor ama onlar da 7 aylık sözleşme yapmıyorlar. kaldık burda gibi görünüyor ama daha 14 günümüz var belli olmaz..
geçen hafta community college da ingilizce dersine başladım. haftada 4 gün 2 saat. şu an iyi gidiyor. kendi ingilizce seviyemdekilerle aynı sınıftayım. teacher ımız çok tatlı.. dersler çok eğlenceli. gidip geliyorum sabahları, çıkışta da ev bakıyoruz..
haftasonu hayvan barınağına gittik. kocaman ya da minicik o köpecikler bize hüzünlü hüzünlü bakınca içimiz eridi kıyamadık hiç birine kocaman bi  ev alıp bu zavallıkcıkları bahçesinne doldurmak istedik.
ama malesef oturduğumuz apartman pet friendly değilmiş. bir evcil hayvan almak istiyorsak doktordan evcil hayvana ruhsal olarak ihtiyacı var diye rapor getirmemiz gerekiyormuş..işte bi  de bu yüzden burdan çıkmamız lazım çünkü facebookta da resmini gördüğünüz sweet pea bizi bekliyor:(((
evet annemin diyeceği gibi delikten geçemeyince bir de kabak taktık.. artık kiralık evlerde köpek beslemeye izin verme şartı arıyoruz..

apartmanımız değil ama shrek ne kadar pet friendly olduğunu bir kez daha gösterdi. hem barınaktaki kedicik ve köpeciklerle hem de deryanın kedisi rüyayla olan oyunlarını görmeniz lazımdı:)