Varmak değil, sadece gitmek... gitmek

hürriyet

15 Aralık 2010 Çarşamba

sonunda bu da oldu!!

Hayat şartları ve yüksek faiz oranları bizi buna zorladı. Yapacak bir şey yok. Artık biz de kanun kaçağıyız. Billy the Kid ve Patt Garret'ın çetesine katılmak için birer adayız. Nasıl mı? İşte size kanıtı. Fiona ya o kadar maske takalım, sessiz sedasız işimizi halledelim çıkalım dedim ama o illa ki direndi. Gel barda bir içki içelim, öyle kaçarız diye. Al işte sonucu, paparazziler her yerde. Ha şimdi ha 200 yıl önce ne fark eder. Karda yürücen izini belli etmicen demişler atalarımız. Söz dinlemezsen işte böyle olur. Nasıl mı? Buyurun aşağıya bir göz atın:

Evet, Fiona sürekli "I wanna be a millionare" şarkısını söyleye söyleye bizi bu batağa sürükledi. Bir elimde double barrel, belimde colt tabancam kameralara yakalandım. Fiona da iyi bir şey yapmış gibi para torbalarını gösteriyor. Nerdeyse fotoyu çeken garinbanı indirecekti.

Şaka bir yana Pazar sabahını günlük güneşlik görünce kendimizi attık Virginia City yollarına. Ne zamandır gitmek istiyorduk. Başvuruydu, çölyaktı, kanser testleriydi derken zaman geçip gitti, biz de erteledik gezimizi. Bu güzel pazar gününe kısmetmiş. Reno da yeterince yüksekte değilmişiz gibi buna bir 3000 ft daha ekleyip çıktık Virgina City e. Kendimizi zaman tünelinin içinde bulduk kente girdiğimiz andan itibaren. O western filmlerinde gördüğümüz ana cadde ve etrafında sıralanmış barlar kumarhaneler hediyelik eşya dükkanları, restoranlar. Bir tek önünde mezar taşları olan cenaze evine rastlamadık. Sanırım onu turistleri korkutmamak için arka sokağa almışlar :D Anlıyacağınız western filmden fırlamış bir kasaba Virginia City. Tabi artık sokaklarında at yerine harley davidsonlar dolaşıyor ama egsoz gürültüsüne kulağınızı tıkarsanız sorun yok.

Önce Efe ile bir dolaştık sonra baktık olmuyor. Onu arabaya bırakıp kendimizi Bucket of Blood adında ünlü bir bara attık. Şansımıza o gün birinin doğum günü imiş. Kentin yerlileri tarihi kıyafetleriyle sanki moda defilesi yapar gibi bir bir önümüzden geçmeye başladılar.

kasabının şerifi, jandarma komutanı, toprak ağası (soldan sağa)

bu tarihi karakterler daha bir başlangıç barın içinden görüntüler de yakında eklenecek. Gerçi biz her ne kadar şeriften uzak durmaya çalıştıysak ta o bizi yakından tanımaya can attığı için pek bir şey yapamadık :D


 gülümsediğimize bakmayın en baştaki resimden sonra ikimizde yusuf yusufuz bu fotolarda :))

Maceralarımızın devamı bir sonraki blog yazma girişiminde sergilenecek. Sabırlı bekleyişler. En azından biz 1 ay Christmas tatiline girmiyoruz bazı diziler gibi. Simdilik saglıcakla kalın.

Shrek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder