Varmak değil, sadece gitmek... gitmek

hürriyet

11 Eylül 2010 Cumartesi

resting my bones

bu sabah bende bi havalar bi havalar ne o hiking yapcaz, gün batımını izliycez, fotograf çekincez, amerikalı arkadaşlar edincez huh huuu diye. durun durun aslında dünden başlamalıyım çünkü bugünün gelişi dünden belliydi.
dün bendeniz çok afedersiniz:)) sindirim sistemimdeki bir rahatsızlık nedeniyle tüm günü yatarak geçiridim ve çok su kaybettim. bu rahatsızlık sabah kısmen de olsa devam etti. ama ben hiking denen meretin meraklısı olduğumdan programdan şaşmadım ve dağbaşlarında çişim geldi diye ağlanmayayım diye de tüm gün su içmedim. neyse uzatmayayım saat 4 te yola çıktık yanımıza bi şişe su, kraker ve sweatshirtlerimizi alıp buluşma noktasına gittik. arabası olanlar olmayanları paylaştı. biz de bindik kyle in arabasına düştük yollara. yol arabayla bir saat kadar sürdü, antalya yoluna benzeyen bir yoldu, etrafta çam ağaçları vardı falan filan ama benim midem yavaş yavaş bulanmaya başladı. bozmadım kendimi geçer dedim fakat bir esneme başladı annem bilir esneme bende iyiye işaret değildir bu durumlarda arkası pek hoş gelmez:)) arabadan inince biraz oyalandık geç kalan birileri vardı biraz onları bekledik, beklerken biraz açıldım. neyse, çıktık yolaa,  daracık bir patika öndeki yürüyünce sen onun kaldırdığı tozu yutuyorsun, shrek liderin arkasından yürüyor ben onun arkasından dedim shrek dur napıosun millet gitsin biz arkadan takip edelim enerjinin tümünü bi seferde harcamayalım. geçtik arkaya ama ben orda da fazla ilerleyemedim. kalbim güm güm atmaya başladı nerdeyse ağzımdan çıkıcak, midem bulanmaya başladı. oturdum biraz soluklanayım diye tabi millet kopmuş gidiyor. shreke dedim sen git ben yavaş yavaş gelirim. tabi kabul etmedi. kalktık yürümeye devam ettik, biraz sonra tekrar mola vermek zorunda kaldım bu defa sen git beni dönüşte burdan alırsınız dedim. bunu hiç kabul etmedi, zaten etse beni orda bulmazdı döndüğünde:)) neyse efendim. ben bir kaç kez kalp krizi geçirecek gibi olduktan sonra, bizden 15 dakika geç başlayan çift bizi geçip gittikten sonra manzara izlenecek noktaya vardık. vardığımızda ciğerlerimdekş yangını anlatmama imkan yok. tamam çok şahane manzara, çok güzel doğa, el değmememiş, her tarafta sincaplar falan ama... şu an bacaklarım yanıyor, soğuk suyla yıkadım ama hala ateş çıkıyor. yorgunluktan geberiyorum ama uyuyamam.
ayakkabılarımızın en kibar tabirle içine zıçldı... eve gelince bi baktım çoraplarım, çorapları çıkarınca bi baktım ayaklarım kapkara olmuştu:))
evet çok güzel bir gündü, hakiki amerikalılarla konuştum, hatta birini dönüşte evimize kurufasulye pilav yemeğe davet ettik. baba burası senin için; ingilizceme geçer not verdi, kursa gitmene gerek yok dedi. ama çook yorgunum.
işte fotograflar


yoldan bir görüntü, henüz hiç birşey olmamışken :P



yolun kenarında nefes almaya çalışan ben...



vardıktan sonraki sefil hallerim.


sincap gören masum köylü



shrek:)


öncesi



sonrası.
bu birşey değil dönerken daha da fazla toz kalktığı için daha da tanınmaz hale geldiler.



uğruna 1,6 mil tırmanılan gün batımı...


fiona

1 yorum:

  1. İngilizceni beğenen adamın oralı olduğuna eminmisin. Etrafa baktın mı kamera falan olmasın.

    YanıtlaSil