Varmak değil, sadece gitmek... gitmek

hürriyet

16 Eylül 2010 Perşembe

one fine day

Misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş. Ben de research scholar degil de reseach student olup çıktım. Tabii ogrenci olmanın yanında getirdigi aşılar ve kan testlerini de yaptırdım. Öğrenci kimliğim yeni olduğu için daha kutuphane kaynaklarından yararlanamıyorum ama bu güzel günün ardından onlara da ulaşım sağlayacağım inşallah. Bugün öğrenci kimliğimi almanın gazıyla olsa gerek Fiona ya Walmart a gitmeyi teklif ettim. Tabi bundan önce Türkiye'den hesabımıza yatan paranın bir kısmını 7/11 ortak noktasından çektik ve tedirgin adımlarla Bank of America daki hesabımıza yatırdık. bu para araba fonu için gönderildiğinden çok dikkatli olmamız gerekiyordu. :)) Araba şart bu memlekette. Araba her memlekette şart ama burası daha da farklı. Sokakta yürüyen insan yok. Şöyle bir baksanız iki elin parmaklarını geçmez yani. Neyse parayı sağ salim yatırdık ve CitiCenter denen otobüslerin hareket merkezine doğru yola çıktık. Her zaman olduğu gibi 24 saatlik biletlerimizi ve gazetemizi aldık ki otobüs beklerken canımız sıkılmasın :)) Otobüs beklerken 2 güvercin yanımızda dolaşmaya başladı. Dünden çantamda kraker olduğunu hatırladım fakat belediyenin "güvercinleri beslemeyin" uyarısı da aynı anda aklımın bir ucundan geçti. Güvercinlere bile taviz yok burda. Otobüsümüz veyahut yürüyen buzdolabımız da durağa yanaşınca sıraya girdik. Ha bu arada dün üniversitenin bedava hattı olan Sierra Spirit te çalışan styla bugun başka hatta idi. Derin bir nefes aldık ve yola koyulduk. Walmart her zaman ki yürüme uzaklığıyla bizi hayatımızdan bezdirse de kendimizi içeri atınca biraz ferahladık serin serin. Yemek idi içmek idi derken kendimize minik ve çok şirin bir elektrikli süpürge aldık. Apartmante kombinitonun da temizlenmesi gerek. 20 gün geçti nereye kadar dayanır bu canlar :)) bu tozun içinde. Hesabı kapatıp aldıklarımızın bir kısmını benim sırt çantama koyduk ve tekrar can alıcı yolu yürümeye başladık otobüs durağına. bugün fark ettiğimiz şeylerden bir tanesi ise ne zaman otobüs beklemek zorunda kalsak (bazen bizimle aynı anda duraga geldiği oluyor) hep güneşte ve en az 20-30 dk arası bekliyoruz. bugun de aynı şey 2 kere başımıza geldi. İlki sierra spirit i beklerken, diğeri de walmarttan dönerken. Otobüs durağının dibine ağaç dikmişler ama gölge nedense hiç durağı serinletmiyor. Oturduğumuz yer hep güneş. Bu öğlen walmarttan aldığımız etlerin yavaş yavaş pişme olasılığını bile düşünmedim değil. Bildiğin çöl güneşi, feci yakıyor adamı :)) Bir de o kadar güneşte ısınıp buz gibi otobüse binmek. Bazıları için rahatlatıcı olabilir ama benim durumumda tam hastalığa davet çıkarıyor. Bünye alışık değil bu kadar ani sıcaklık değişikliklerine. :)) Tekrar CitiCenter a dönüyoruz. Otobüs illa ki kendi kulvarına girecek önde 4 tane otobüs var ve onları bekliyor kendi yerine geçebilmek için. Ha unutuyordum söylemeyi bugunku otobus surekli virajları içeriden aldığı için kaldırımlara falan tırmandı. fiona nın yüreği ağzına geldi her tırmanış ve inişte. türkiye de olsa dedik park etmiş arabaları bir güzel çizip geçmişti şimdi. O yüzden bu memlekette öyle her yola araba bıraktırmıyorlar. Zaten gerek te yok çünkü her binanın neredeyse kendine ait otoparkı var. Geniş düşünülmüş bir şehir, her şeye bol bol yer var. Özellikle arabalara. Kimse arabadan inmiyor arkadaş paralarını bile arabadan çekiyorlar:)) ilginçç. Eve varış halıyı ve girişi süpürüş, akşam yemeği ve blog a giriş ile biten güzel bir gün geçirdik Fiona ile. Birazdan siz yeni bir güne uyanırken biz eski günü geride bırakıp size yetişmeye çalışacağız ama bu faydasız bir çaba :))



Sevgiler
Shrek 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder